SAĞLAMLIK : YAPI NASIL AYAKTA DURUR?


SAĞLAMLIK : YAPI NASIL AYAKTA DURUR?

Strüktür : Bir yapıyı ayakta tutan sistemdir.
Bir yapının en görünür kısmı strüktürü ya da ya da onu ayakta tutan sistemdir.
Bir yapıya baktığımızda onda duyduğumuz hisler algısal strüktür ve yapıyı taşıyan iskeletle gördüğümüz şey fiziksel strüktür kavramları olarak karşımıza çıkar.

Algısal strüktüre örnek olarak bizde güven duygusu vermek için yapılan  İtalya,Paestum,Poseidon Tapınağı'dır.

İtalya,Paestum,Poseidon Tapınağı'dır. ile ilgili görsel sonucu
-İtalya,Paestum,Poseidon Tapınağı-



Lever Evi : Strüktürü görsel olarak gizler.
Racguet and Tennis Club : duvar strüktürünü açıkca dışavurur.

Lever Evi : ile ilgili görsel sonucu                       racquet and tennis club ile ilgili görsel sonucu-Lever Evi-                                           -Racguet and Tennis Club -  



















DİKME VE LENTO
Stürüktürün başlangıcı ister taştan,tuğladan kerpiç yada balçık bloklardan ister cam bloklardan yada başka değişik malzemelerden yapılmış olsun,duvardır.
Yukarıdaki duvarı taşımak için bir duvara yerleştirilmiş böylesi bir kirişe lento denir.
Arkeolojik ve antropolojik kanıtlar dayanıklı taşın kullanılmasından çok daha önce, ahşap ya da bağlı papirüs kamıştan kolon ve kiriş sistemlerinin kullanıldığını gösteriyor. Böylesi bir sisteme kirişli sistem denir. Kirişin kolonun ucunun ötesine uzatılması bir konsol kiriş ile sonuçlanır.
lento ile ilgili görsel sonucu


Tüm kirişler malzemesi ne olursa olsun yer çekiminin etkisindedirler. kendi ağırlıklarından fazla bir yükte çökebilirler. 
Valley Tapınağı kolon-kiriş  sisteminin en saf ve en doğrudan ifadelerinden biridir.

Valley Tapınağı ile ilgili görsel sonucu
                      -Valley Tapınağı-


Sütun Nedir?
Sütun, form olarak daire kesitli, ince-uzun, tek parça ya da parçalı, kaide, gövde ve başlık kısımları olan taşıyıcı mimari öğedir. Sütun; taş, ahşap, mermer gibi herhangi bir maddeden yapılan, yapıları ayakta tutmak için kullanılan, mimari bir destek elemanıdır. Sütunlar, yük aktarım sırasına göre yukarıdan aşağıya doğru üç ayrı birim halinde incelenir. Bunlar; sütun başlığı, sütun gövdesi ve  sütun kaidesidir. Bu üç elemanın oransal bütünlüğü, yapının estetik görünümünü etkiler.

Sütun Başlığı:Üzerindeki yapı yükünü sütun gövdesine aktarma işlevi gören mimari elemana “sütun başlığı” denir.


Sütun Gövdesi:“Sütun gövdesi”, sütunun başlık ile kaide arasında yer alan kısmıdır. Gövde, tek parçadan (yekpare) ya da üst üste dizilen silindirik taş elemanlardan oluşabilir. Sütunun çok parçalı olması durumunda, bu parçalardan her birine “tambur” adı verilir. Ek yerinin belli olmaması için, tamburların birbiri üstüne oturacak yüzeylerinin dışa yakın kısımları perdahlanarak düzeltilmiş; merkeze yakın kısımları prüzlü bırakılmıştır. Bu alanın işlenmeden bırakılması “anathyrosis” adı verilen bir tekniktir. Bu işleme tekniği, duvar yapımı için hazırlanan taşlarda da uygulanmıştır.


Sütun Kaidesi:Yükün daha geniş bir yüzeye yayılarak zemine aktarılması amacıyla, sütun gövdesinin üzerine oturtulduğu altlığa “sütun kaidesi” denir. 



SÜTUN BÖLÜMLERİ ile ilgili görsel sonucu



Mimari Düzenler


Bir altyapı üzerine oturan sütun ve taşıdığı çatıdan oluşan, özgün mimari biçime mimari düzen denir. Antik yunan mimarisi binanın yapısal unsurlarına yapılan vurguyla, bir kütle mimarisidir ve Yunan mimarisinde 3 temel nizam vardır. Bunlar; Dor, İon ve Korint’tir.
Dor Düzeni
Dorların Yunanistan’a geldikten sonra geliştirdikleri dor düzeninde sütun, kaidesiz olarak doğrudan stylobat üzerine oturur. Aşağıdan yukarıya doğru incelen dor sütununun gövdesinde bıçak yüzünü andıran keskin yivler bulunur. Yukarıya doğru incelen sütun bir ağaç gövdesini, yivler ise kabuğu soyulmuş bir ağaç gövdesini anımsatır. Dorik nizam. Antik Yunan mimarlığının ilk üslubu olup, Dor kavimlerine bağlandığı için bu adı almıştır.

İon Düzeni
İon düzeni Anadolu’nun batı ve güney kıyılarında ortaya çıkmış ve burada gelişmiştir.
İon düzeninin mimaride, Dor’dan ayrılan tarafı üst yapıda görülür. 
İon düzeninde esas olan doğudan alınmış zengin bezemelerin mimari elemanlar üzerine belirli kurallara bağlı kalınmaksızın aktarılmış olmasıdır. İon nizamı daha ince, zarif ve dekoratiftir. Dor nizamında yapılan tapınaklar ağır, hantal ve yere kapanmış  gibi bir izlenim vermekteyken; İon tapınakları incelik ve yüksekliği nedeniyle böyle değildir. 
İki nizam arasındaki asıl fark, sütunlarında ve özellikle de sütun başlıklarında kendini gösterir. İon sütunları, döşeme yüzeyine yerleştirilen kaideler üzerine oturtulmuştur. 

 Korint Düzeni
İon düzeninin bazı ayrıntılarının değiştirilmesiyle oluşan bu düzende temel özellik volütlerin alttan çıkan akantus yaprakları içine alınmış olmasıdır.
 Dor ve İon başlıklarında görülen doğu etkisi Korint başlığında mısır etkisine dönülmüştür.
 Korint düzeni klasik çağda pek kullanılmamıştır. İonia’da iç dekorasyonda önem kazanmakla birlikte asıl Roma mimarisinde sevilerek uygulanan bir form olarak karşımıza çıkmaktadır.

SÜTUN BÖLÜMLERİ ile ilgili görsel sonucu


















ÇERÇEVELER
Dikme ve lentoların üç boyutta yayılmış halidir.Perçinli çelik elemandan çelik çerçeve ya da çivilenmiş keresteden 19.yy'ın ortasından beri Kuzey Amerika'da ev yapımında kullanıllan 'balon çerçeve' yapılmaktadır.

  KEMER
   Bir kez daha temel kagir duvara dönersek, bir açıklığı geçmek için bir seçenek bulunduğunu keşfederiz. Lento gibi kemerede taştan yapılabilir, ama kemer iki üstün büyüklüğe sahiptir.
Geleneksel olarak, kemer kalıbı yarım daire biçimindeydi, çünkü bu şekil ip ve mandallar yardımıyla yapı yerinde düzenlenmesi en kolay olan şekildi. Eğer birkaç kemer uç uca koyulursa, o zaman bir kemerin yanal kuvvetleri bitişik kuvvetlerin yanal kuvvetleri tarafından tümüyle etkisiz hale getirilir.

TONOZLAR
Kemerlerden inşa edilmiş kemerli bir stürüktür olarak düz bir düzlem üzerinde hareket eder ama eğer kemer mekanda ötelenirse meydana gelen şekil bir tonozdur.Beşik kemer durumunda meydana gelen tonoza tünel tonoz yada beşiktonoz denir.
tonoz ile ilgili görsel sonucu
  KAFES KİRİŞLERİ
  Romalılar 19 ve 20. yüzyıllarda büyük yapıların temel öğesi olduğunu kanıtlayan bir başka strüktürel tip de kullandılar kafes kirişi.Geleneksel kafes kirişi üçgen şeiller yada hücreler şeklinde düzenlenmiş ahşaplardn yapılıordu.Geometrik yapısı dolyısıyla üçgenin kenarlarından biri bükülmeden yada bozulmadan şekil değiştirilemez.Bu nedenle üçgeneri biribirine ekleyerek görece hafif olmasına karşın oldukça sağlam uzatılmış figürler yapmak olanıklıdır.

UZAY KAFESİ VE GEODEZİK KUBBELER
  Dikme ve lentoda yada kemerde olduğu gibi kafes kirişide yeni bir strüktür tipi oluşturmak üzere üç boyuta uzatılabilir.Üç boyutta uzatılan kafes kirişi yaygın olarak ancak 1945 lerde kullanılmaya başlanan görece yeni bir stüktüre bir uzay kafesine dönüşür.Tıpkı kemerin kubbe oluşturmak için döndürelebilmesi gibi kafes kirişi de isim babası R.Buckminster Fuller olan geodezik kubbe olışturmak üzere üç boyutta kavislendirilebilir.

KABUKLAR
 Diğer bir strüktürel tip kabuk kullanılır.Tipik olarak betondan yapılan kabular çok kalın ve ağır yada son derece ince ve hafif olabilirler.Çelik tel örgü üzerine elle uygulanan beton yalnızca 4 inç kalınlaktadır ama strüktürün sağlamlığını sağlayan malzemenin kütlesi değil kabuğun kavisleridir.Stürüktürün katılığı matematiksel olarak çifte eğriliğinin fonksiyonudur çünkü o hem radyal hemde çevrel olarak kavislenmiştir.

 ASMA STRÜKTÜR
   Teknolojik olarak ilkel toplumlar çok eski zamanlardan beri asma köprüler için asma dallarını ve iplerini kullanmışlardır. Erken dokuzuncu yüz yıldan itibaren asma köprüler demir zincirden yapılmaya ve sonra da çelik tel kablolarla sarmalanmaya başladı. Modern asma köprünün klasik örneği, 1867’de John Augustus  Roebling tarafından başlanıp 1883’te oğlu George Washington Roebling tarafından bitirilen Brooklyn köprüsüdür. Bu köprüde ilk kez çelik tel kullanılmıştır. Yapılışından bu yana asma köprüler için model olmaya devam edilmektedir.
  









Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marcus Vitruvius Pollio kimdir? Leon Battista Alberti kimdir?

Mimarlığın Öyküsü(Orantı ve Ölçek)